Gökçe Röpörtaj(2oo8)
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Gökçe Röpörtaj(2oo8)
Böğürtlenli reçelin aşkı bitmiş
Şu sıralar herkes, yeni bir rock albümü çıkaran Gökçe'yi konuşuyor. Albümüne adını veren parçayı, sevgilisine "Böğürtlenli reçelim," diyen 'biri'nden esinlenerek yazan şarkıcı, "Ama o aşk bitti," diyor..
'Erkek müzisyenler, biraz da hoş bir tipleri varsa kadınlardan büyük destek görüyor'
Reklamcılığı bırakarak hayatını müzikten kazanmaya karar veren Gökçe, Türk rock'ına yeni bir soluk getiriyor. Böğürtlenli Reçel adlı albümünde Duman'ın davulcusu Alen Konakoğlu'yla çalışan şarkıcının babası da bir gitarist. Erkek şarkıcıları bağırlarına basan genç kızların kendisini de sevmelerini isteyen Gökçe ile albümünü konuştuk...
- Bugüne kadar neler yaptınız?
- Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Yönetmenliği Bölümü mezunuyum. Küçükken piyano çalmaya başladım, daha sonra davula merak saldım. Üniversite yıllarında gruplarım oldu, şarkı söyledim. İki yıl sanat yönetmenliği yaptım. Sonra bir anda sadece müzisyen olmaya karar verdim ve işimi bıraktım.
- Müzik sektörünün ne kadar zor durumda olduğu malum. Bu kararı alırken gözünüz korkmadı mı?
- Yok korkmadı, müziği çok sevdiğim için ne olursa olsun bu işi yapmaya karar verdim. Bir de reklam sektöründe çok iyi para kazanıyordum. Bir anda, bir gecede davul çalarak kazandığım 50 YTL'ye düştüm. Ama önemli olan mutlu olup geçinmek. Şimdi sanat yönetmenliğini kendi kıyafetlerime uyguluyorum.
- Albümünüzün aranjesi Duman grubunun üyelerinden Alen Konakoğlu'na ait. Albüm, Duman'ın müziğinden esintiler taşıyor mu?
- Ben hep İngilizce şarkılar söylemiştim. Etrafta İngilizce söylemeye alışık olup da Türkçe söylemeye başlayanları görüyorsunuz, s'ye ş demeye falan başlıyorlar. O açıdan Duman grubu "Aman öyle söyleme, Türkçeyi Türkçe gibi söyle," diye önerdi. Türkçe bir parçayı punk yapmak, İngilizce gibi söylemek yakışmıyor çünkü. O açıdan etkileri olmuştur. Çünkü parçaları doğru Türkçeyle ya da arabesk gibi söyleyen tek rock grubu Duman.
- Rock üç, dört yıldır çok popüler Türkiye'de. Bu kadar popüler olmasaydı yine de rock müzikle mi çıkardınız müzik piyasasına?
- Evet, yine rock'la çıkardım. Benim yaptığım sert rock değil.
- Türkiye'de kadın rock'çı olmak avantaj mı dezavantaj mı sizce?
- Kadın olmanın avantajları da var, dezavantajları da. Çünkü esas tüketici kitle, yani albümleri alanlar, kadınlar. O açıdan dezavantaj olabilir. Çünkü bir erkek çıktı mı, biraz da hoş bir tipse kadınlardan inanılmaz destek görüyor. Bu açıdan bakarsak, kadın müzisyen olmak dezavantaj bence.
- Siz de erkek dinleyicinin kalbini fethedersiniz...
- Yok, ben kadınların da beni dinlemesini, sevmesini istiyorum.
Darbukayı çok seviyorum, çalmayı da öğreniyorum, Türk'üz sonuçta'
- Müzik hayatınızda sizin şansınız nerede döndü?
- Benim şansım Alen'le tanıştığımda döndü. Tanıştıktan sonra Alen'in stüdyosuna kapandık, beraber şarkıların aranjesini yaptık, her şey bir anda hızlandı. Yani Alen'le karşılaşmamış olsaydım, benim bu albümü çıkarmam daha uzun sürebilirdi.
- Sizin müziğiniz alıştığımız rock'tan oldukça farklı. Darbuka, Arap kemanı gibi rock'la pek de bağdaşmayan enstrümanlar kullanılmış mesela...
- İçimden nasıl geldiyse öyle bir albüm oldu. Rock müzik deyince genelde akla sadece bas, davul ve gitar gelir, en fazla da klavye. Diğer enstrümanları devreye soktuğunuz zaman rock'tan çıkıp başka bir şey oluyor bence. Bir de, özellikle klasik keman da koymadık, Arap kemanı koyduk. Biraz da darbuka koyunca değişik bir şey çıktı ortaya.
- Ruhunuzda alaturkalık da var yani...
- Evet var. Darbukayı çok seviyorum mesela, çalmayı da öğreniyorum zaten, Türk'üz sonuçta. Ben zaten Batı'ya özenenleri çok kınıyorum, çünkü Batı oryantal müziğe yöneldi artık. Justin Timberlake bile müziğinde oryantal tınılar kullanıyor. Ben de onu yapıyorum sonuçta.
- Türk müzisyenler arasında 'Yurtdışına açılmak' diye klasik bir muhabbet var. Sizin öyle bir hevesiniz var mı?
- Öyle bir hevesim yok, ama ilerisi için öyle bir şey düşünüyorum, neden olmasın? Mesela bu albümde o açıdan güvendiğim bir, iki tane parça var. Onlara İngilizce söz yazsam dikkat çekeceğini düşünüyorum.
- Davul çalmaya devam edecek misiniz, mesela konserlerinizde davul şov yapmayı düşünüyor musunuz?
- Davuldan asla vazgeçemem. Konserlerde önde olmam, insanlara yakın olmam gerekiyor ama bir, iki parçada davul çalabilirim. Davulla ilgili başka projelerim de var.
- Babanız Candan Erçetin'in orkestrasında gitar çalıyor bildiğim kadarıyla. Konserlerde size de eşlik edecek mi?
- İnşallah, düşünüyoruz. O da çok istiyor, ben de.
- Albüm yaza denk gelsin diye özel bir planlama yaptınız mı?
- Aslında yaptık çünkü şarkılar çok eğlenceli, fıkır fıkır. Yani tam bir yaz albümü oldu diye düşünüyorum.
Şarkı aşkı kurtaramayacak
- En sevdiğiniz tatlı böğürtlenli reçel mi?
- Böğürtlenli reçel aslında en sevdiğim tatlı değil. Ama markette gördüğümde böğürtlenli reçel ismi dikkatimi çekmişti.
- Markette gördüğünüz bir kavanozdan yola çıkarak mı yazdınız yani bu şarkıyı?
- Yok, hayır. Bu şarkının bir hikâyesi var. Aslında özel bir hikâye, fazla da anlatmak istemiyorum.
- Aşk hikâyesi mi?
- Yani birinin, bir başka kişiye "Böğürtlenli reçelim," diye hitap etmesi üzerine yazılmış bir şarkı.
- Tam öyküyü öğrenebilmek için bizi uğraştıracaksınız belli. Böğürtlenli reçel siz misiniz?
- Yok, ben şarkıları her zaman kendim için yazmıyorum açıkçası, kuzenim için de, arkadaşlarım için de yazıyorum. Ya da hiç kimseye gitmeden dökülüveriyor sözler.
- Bari şunu söyleyin; şarkıya ilham olan kişiler hâlâ birlikteler mi?
- Hayır, ayrılar.
- Şarkınız birleştirir belki...
- Zannetmiyorum.
Şu sıralar herkes, yeni bir rock albümü çıkaran Gökçe'yi konuşuyor. Albümüne adını veren parçayı, sevgilisine "Böğürtlenli reçelim," diyen 'biri'nden esinlenerek yazan şarkıcı, "Ama o aşk bitti," diyor..
'Erkek müzisyenler, biraz da hoş bir tipleri varsa kadınlardan büyük destek görüyor'
Reklamcılığı bırakarak hayatını müzikten kazanmaya karar veren Gökçe, Türk rock'ına yeni bir soluk getiriyor. Böğürtlenli Reçel adlı albümünde Duman'ın davulcusu Alen Konakoğlu'yla çalışan şarkıcının babası da bir gitarist. Erkek şarkıcıları bağırlarına basan genç kızların kendisini de sevmelerini isteyen Gökçe ile albümünü konuştuk...
- Bugüne kadar neler yaptınız?
- Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Yönetmenliği Bölümü mezunuyum. Küçükken piyano çalmaya başladım, daha sonra davula merak saldım. Üniversite yıllarında gruplarım oldu, şarkı söyledim. İki yıl sanat yönetmenliği yaptım. Sonra bir anda sadece müzisyen olmaya karar verdim ve işimi bıraktım.
- Müzik sektörünün ne kadar zor durumda olduğu malum. Bu kararı alırken gözünüz korkmadı mı?
- Yok korkmadı, müziği çok sevdiğim için ne olursa olsun bu işi yapmaya karar verdim. Bir de reklam sektöründe çok iyi para kazanıyordum. Bir anda, bir gecede davul çalarak kazandığım 50 YTL'ye düştüm. Ama önemli olan mutlu olup geçinmek. Şimdi sanat yönetmenliğini kendi kıyafetlerime uyguluyorum.
- Albümünüzün aranjesi Duman grubunun üyelerinden Alen Konakoğlu'na ait. Albüm, Duman'ın müziğinden esintiler taşıyor mu?
- Ben hep İngilizce şarkılar söylemiştim. Etrafta İngilizce söylemeye alışık olup da Türkçe söylemeye başlayanları görüyorsunuz, s'ye ş demeye falan başlıyorlar. O açıdan Duman grubu "Aman öyle söyleme, Türkçeyi Türkçe gibi söyle," diye önerdi. Türkçe bir parçayı punk yapmak, İngilizce gibi söylemek yakışmıyor çünkü. O açıdan etkileri olmuştur. Çünkü parçaları doğru Türkçeyle ya da arabesk gibi söyleyen tek rock grubu Duman.
- Rock üç, dört yıldır çok popüler Türkiye'de. Bu kadar popüler olmasaydı yine de rock müzikle mi çıkardınız müzik piyasasına?
- Evet, yine rock'la çıkardım. Benim yaptığım sert rock değil.
- Türkiye'de kadın rock'çı olmak avantaj mı dezavantaj mı sizce?
- Kadın olmanın avantajları da var, dezavantajları da. Çünkü esas tüketici kitle, yani albümleri alanlar, kadınlar. O açıdan dezavantaj olabilir. Çünkü bir erkek çıktı mı, biraz da hoş bir tipse kadınlardan inanılmaz destek görüyor. Bu açıdan bakarsak, kadın müzisyen olmak dezavantaj bence.
- Siz de erkek dinleyicinin kalbini fethedersiniz...
- Yok, ben kadınların da beni dinlemesini, sevmesini istiyorum.
Darbukayı çok seviyorum, çalmayı da öğreniyorum, Türk'üz sonuçta'
- Müzik hayatınızda sizin şansınız nerede döndü?
- Benim şansım Alen'le tanıştığımda döndü. Tanıştıktan sonra Alen'in stüdyosuna kapandık, beraber şarkıların aranjesini yaptık, her şey bir anda hızlandı. Yani Alen'le karşılaşmamış olsaydım, benim bu albümü çıkarmam daha uzun sürebilirdi.
- Sizin müziğiniz alıştığımız rock'tan oldukça farklı. Darbuka, Arap kemanı gibi rock'la pek de bağdaşmayan enstrümanlar kullanılmış mesela...
- İçimden nasıl geldiyse öyle bir albüm oldu. Rock müzik deyince genelde akla sadece bas, davul ve gitar gelir, en fazla da klavye. Diğer enstrümanları devreye soktuğunuz zaman rock'tan çıkıp başka bir şey oluyor bence. Bir de, özellikle klasik keman da koymadık, Arap kemanı koyduk. Biraz da darbuka koyunca değişik bir şey çıktı ortaya.
- Ruhunuzda alaturkalık da var yani...
- Evet var. Darbukayı çok seviyorum mesela, çalmayı da öğreniyorum zaten, Türk'üz sonuçta. Ben zaten Batı'ya özenenleri çok kınıyorum, çünkü Batı oryantal müziğe yöneldi artık. Justin Timberlake bile müziğinde oryantal tınılar kullanıyor. Ben de onu yapıyorum sonuçta.
- Türk müzisyenler arasında 'Yurtdışına açılmak' diye klasik bir muhabbet var. Sizin öyle bir hevesiniz var mı?
- Öyle bir hevesim yok, ama ilerisi için öyle bir şey düşünüyorum, neden olmasın? Mesela bu albümde o açıdan güvendiğim bir, iki tane parça var. Onlara İngilizce söz yazsam dikkat çekeceğini düşünüyorum.
- Davul çalmaya devam edecek misiniz, mesela konserlerinizde davul şov yapmayı düşünüyor musunuz?
- Davuldan asla vazgeçemem. Konserlerde önde olmam, insanlara yakın olmam gerekiyor ama bir, iki parçada davul çalabilirim. Davulla ilgili başka projelerim de var.
- Babanız Candan Erçetin'in orkestrasında gitar çalıyor bildiğim kadarıyla. Konserlerde size de eşlik edecek mi?
- İnşallah, düşünüyoruz. O da çok istiyor, ben de.
- Albüm yaza denk gelsin diye özel bir planlama yaptınız mı?
- Aslında yaptık çünkü şarkılar çok eğlenceli, fıkır fıkır. Yani tam bir yaz albümü oldu diye düşünüyorum.
Şarkı aşkı kurtaramayacak
- En sevdiğiniz tatlı böğürtlenli reçel mi?
- Böğürtlenli reçel aslında en sevdiğim tatlı değil. Ama markette gördüğümde böğürtlenli reçel ismi dikkatimi çekmişti.
- Markette gördüğünüz bir kavanozdan yola çıkarak mı yazdınız yani bu şarkıyı?
- Yok, hayır. Bu şarkının bir hikâyesi var. Aslında özel bir hikâye, fazla da anlatmak istemiyorum.
- Aşk hikâyesi mi?
- Yani birinin, bir başka kişiye "Böğürtlenli reçelim," diye hitap etmesi üzerine yazılmış bir şarkı.
- Tam öyküyü öğrenebilmek için bizi uğraştıracaksınız belli. Böğürtlenli reçel siz misiniz?
- Yok, ben şarkıları her zaman kendim için yazmıyorum açıkçası, kuzenim için de, arkadaşlarım için de yazıyorum. Ya da hiç kimseye gitmeden dökülüveriyor sözler.
- Bari şunu söyleyin; şarkıya ilham olan kişiler hâlâ birlikteler mi?
- Hayır, ayrılar.
- Şarkınız birleştirir belki...
- Zannetmiyorum.
Geri: Gökçe Röpörtaj(2oo8)
saol..cnm
♥ Aυтσмαтιѕ¢н ♥- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 267
Doğum tarihi : 12/01/99
Yaş : 25
Kayıt tarihi : 24/08/09
Lakap : Bani...
En Sevdiğin Ünlü : Tokio Hotel
Takımın :
Geri: Gökçe Röpörtaj(2oo8)
birdha saol acaba gerçekten boyle birşey varmı
♥ Aυтσмαтιѕ¢н ♥- Moderatör
- Mesaj Sayısı : 267
Doğum tarihi : 12/01/99
Yaş : 25
Kayıt tarihi : 24/08/09
Lakap : Bani...
En Sevdiğin Ünlü : Tokio Hotel
Takımın :
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz